18 Temmuz 2010 Pazar

coNTrol frEAk


Bir günümü anlatmak isdiorum. Genel olarak. Sabah sekiz buçukta kalkmam gerekiyor. Dokuz buçukta işte olmam gerekiyor. Annem sekiz onbeş gibi seslenmeye başlıyor. Böylece her sabah onbeş dakika kesintili uykuyla kalkıyorum. Haliyle günüm bok gibi geçiyor. Uyuklayarak. Ardından sesleniyor:
-Kalktın mı?
-eeeeeedd..
-Yüzünü yıkadın mı?
-eeeeddd
-Tuvalete girdin mi?
-eeeddd
-Sifon bozuktu, çekebildin mi??
-eeeddd
-İlacını içtin mi??
-hayıır
-ama ben söylemeden hiçbir şeyi yapmıyosun..
-tuvaletten yeni çıktım..
-giyindin mi?
-giyiniyorum..
-ilacı içmeyi unutma..
Abarttığımı sanıyorsunuz di mi? hayır abartmıyorum. Her allaın sabahı bu böyle..
Devamını yazmicam yapılacak herşeyi yaptın mı? diye sormazsa rahat edemiyor, cevap vermezsem işini gücünü bırakıp yanıma geliyor.
Kendi kahvaltısını bırakıp benim ekmeğime bal sürüyo ya.. Anlatabilio muyum? Ben süremem diye.. ya otuz yaşındayım.. OTUZ.. tek başıma her şeyi değil belki ama bi sürü şeyi yapabiliorum.. işte otuz kişiye laf anlatıorum.. evde beş yaşında muamelesi görüyorum..
Kardeşim işi bıraktı, bizimle yaşıyo şimdi.. ev yerleştiriyoruz, onun bıraktıı yerden eşyayı alıo, milimetre ötesine koyuyo.. milimetre.. yemek yapalım sen yoruldun diyoruz. makarna suyunu karıştırıyo, kestiim domatesleri tekrar kesmeye kalkıo..
delirtcek ya bizi..
Sanırım evden taşındıktan sonra tekrar eve dönmemek gerekio.. çünkü ebeveynler hala evden ayrıldığınız yaşta olduunuzu sanıolar..

aklıma mukayyet ol yarebbi..

29 Mayıs 2010 Cumartesi

edepsiz iççamaşırı alışverişi 101

yaklaşık dört ay önce erkek arkadaşım başka bir şehre taşındı. ben de sürpriz olsun diye edepsiz iç çamaşırları almaya karar verdim.
bir kaç tane "özel" dükkan gezdim ve her defasında yüzüm kıpkırmızı utanç içinde kaçtım. iç çamaşırı dükkanlarında niye erkek satıcılar olur? ve bu satıcılar niye size mi olcak? gibi soruları çekinmeden sorarlar??
birinci dükkanda:
Süper edepsiz bi iççamaşırına bakarken yanıma gelen erkek satıcı: nasıl bir şey bakmıştınız?
sith happens: ya ben bi arkadaşım için bişi arıyorum da..
e.s.: nasıl bişi?
s.h.: ya bilemedim ben şimdi en iisi kendisi baksın..
....
ikinci dükkanda:
sith happens: (iç ses) bunun arkası önü niresi ya? nasıl takılıo? hıııııı sütyenmiş bu.
e.s: bu en çok sattıımız modellerden..
s.h.: çok ilginç bişimiş.
e.s.: size mi olcak?
s.h.: yok ben ööle nasıl bşi die baktım..
....
artık diğer dükkan maceralarımı yazmiim. sonuçta içimden gelen ırz, namus ve edep sınırları aşamayacağıma kannat getirdim.
evde ööle mal mal tudors izlerken, aha dedim nie internetten almıomki... ahuahuah.. süper hem kimse görmez, kimse sormaz hem de istedim gibi bakarım.. ama bünye böle değilki bu sefer satıcının adına bakmaa başladım. - laan bu erkek falan diye ama neyseki çabuk adapte oldum.
konu hakkındaki görgümü bilgimi baya bayaa arttıktıktan sonra altı üstü karışık iki modeli ve tek parça mor bir modeli açık arttırmada kazanma şerefine nail oldum.. dört parçaya kargo bedava olduu için bi de seksi bi babydoll aldım.
ey internet sen çıktıında deselerdi - kızım varya bigün bunun sayesinde utanç mutanç kalmayacak en edepsiz modelleri bile pıt diye alıverceezz.
- hadi lan ordan- derdim..
sabah uyurken gelen kargoyu babamın şaşkın bakışlarıyla, annemin alması da hoş bi ayrıntıydı.. hakkaten de dışarıdan hiçbişi belli olmuomuş, tamamen güvenilir bi işlemmiş.. allah sebep olanlardan razı olsun..

24 Mayıs 2010 Pazartesi

troleybüs

artık şehir çocukluğumdaki şehir değil. kabul etmek zor geliyor. geçmişe dönüp baktıkça o günlere değil ama o zamana gitmek istiyorum. zaman daha güzel, daha masum, daha tanıdık değil. ben daha güzel, daha masum, daha tanıdığım.
şimdi şehrin bütün sokakları biliniyor. her yere girip çıkılmış. her yer aynı. her yer kalabalık. her yer yalnız. her yer bozulmuş, çürümüş, çirkinleşmiş.
şehrim çocukluğumda kalmış. ben hergün tanıdığımı sandığım sokaklara, hiç göremeyeceğim insanlara rastlayacağımı hayal ediyorum. büyükbabam, dedem, fatoş teyze, süeda teyze, büyükannem, ilk aşkım. hepsi gitmiş. hepsi unutulmuş. hepsi başka bir dünyada.
şehrin caddelerini ortadan bölen troleybüs yolları sadece bir çocukluk anısı olmuş. annemin elinden tutup, babamın boynuna sarılmak o zamanda kalmış.
kardeşimin biz mutlu bir aileyiz di mi? diye soran sesi uzaklarda.
şehir çocukluğumdaki şehir değil.
ben de çocukluğumdaki ben değilim artık.

23 Mayıs 2010 Pazar

ana avrat

belli bu işler böyle olmuo..
bi şekilde yürümüo..
sabah uyanıo, işio, yüzünü yıkıo..
melek sandıın şey ete kemie bürünüo..
dişini fırçalıo, kahvaltı hazırlıo..
öpüo, okşuo, sevio..
gelgelelim yine de olmuo
yakındayken kıymeti bilinmio
uzaa gidince ana avrat sövüp saydırıo..